Pulsar Dizisi Hikayesi


ÇAĞLAR'IN UZAY MERAKI

ÇAĞLAR (11), orta halli bir ailenin en küçük çocuğudur. Ev kadını annesi NERMİN (38), nakliyeci babası ORHAN (42) ve Lise 1'e giden ablası TUĞÇE'yle (15) birlikte, orta halli bir mahallede, bahçe içinde eski müstakil bir evde yaşamaktadır.

Çağlar çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle, davranışlarıyla örnek bir çocuktur. Oynamayı eğlenmeyi sevmektedir, ama onun için okumak da önemlidir. Çok okuduğu için aynı zamanda bilgili bir çocuktur. Özellikle hayvanlara ve uzaya meraklıdır. Odasındaki büyük boy oyuncak hayvanlar, duvarlardaki resimler, hep onun hayvan sevgisini yansıtır. Uzayla ilgili kitapları ve penceresinin kenarında duran küçük teleskopu ise, onun uzaya olan merakının göstergesidir. Son zamanlarda aklını Pulsar adlı nötron yıldızlara takmıştır ve kitaplarla, teleskopla kendini onları incelemeye vermiştir.

ÇAĞLAR'IN YENİ DOSTU...

Ancak Çağlar, ağır başlı yapısıyla, yalnızlık çekmektedir. Mahallede bir türlü sosyalleşememekte; arkadaşlarının haylazlıklarına ayak uyduramamakta; hatta ailesinin sözünü fazla dinlediği için "muhallebi çocuğu" diye alaya alınmakta; bu yüzden de kendini biraz ezik ve dışlanmış hissetmektedir. En üzücü tarafı ise, hoşlandığı ve arkadaş olmak için can attığı Burcu'ya kendini gösterememesidir...

Bir gün yine sokakta oynadıkları bir oyun sırasında, Burcu'nun yanında küçük düşer ve gruptan dışlanır. Çağlar, üzgün ve dolu gözlerle, uzaktaki bir parka gider ve tek başına bir banka oturup içli içli ağlamaya başlar. Bu sırada nerden geldiği belli olmayan bir Kurt Köpeği yanına gelip çöker ve bakışlarını ona diker. Çağlar, bu güzel ve sevimli köpeğin duygulu bakışlarından etkilenir; ona sevgi gösterir. Bir anda aralarında sıcak bir dostluk oluşur ve Çağlar, bu sevimli köpek sayesinde bütün kederini unutur.

Ancak bir an sonra köpek, gördüğü bir şeyden ürkerek yanından uzaklaşır ve bir kenara sinerek saklanır. Çağlar, anlamaya çalışarak etrafa bakınır ve az ilerde belediye görevlilerinin sokak köpeklerini toplamakta olduğunu görür. Çok geçmeden, belediyeciler bizim köpeği de yakalayıp götürmeye kalkışırlar. Ancak Çağlar, dayanamayıp müdahale eder: "Nereye götürüyorsunuz?.. O benim köpeğim!.." Sevimli köpek, bu lafa dikkat kesilir. Belediyeciler ise ona inanmazlar: "Nerden senin köpeğin oluyormuş ufaklık?.. Madem öyle, çağır da gelsin bakalım yanına!.."

Bunun üzerine Çağlar, onu çağırır ve köpek büyük bir hevesle çocuğun yanına koşup sevgi gösterir. Bu durum karşısında belediye görevlileri ikna olarak uzaklaşırlar.

Daha sonra Çağlar, eve dönecekken, köpek de peşine takılarak gelmek ister. Aslında Çağlar, onu da eve götürmek için can atmaktadır. Ama ailesi evde hayvan beslemeye kesinlikle karşıdır ve bunu onlara kabul ettirmesi imkansızdır. Bu yüzden, "Özür dilerim, ama seni burada bırakmam gerekiyor... Benimle gelemezsin" diyerek köpekle vedalaşır. Çağlar uzaklaşırken, köpek arkasından mahzun bir ifadeyle bakar.

EVDEKİ KÖPEK MACERASI...

O gece Çağlar yatakta uyumaktayken, bahçeden gelen seslerle uyanır. Pencereden baktığında, parkta tanıştığı köpeğin kendisini takip ederek evin bahçesine kadar geldiğini görür. Köpek, heyecanlı bir şekilde patileriyle cama vurarak kendisini içeriye almasını istemektedir. ıçi parçalanan Çağlar dayanamayıp, onu içeriye alır.

Ancak köpeğin eve girmesiyle birlikte komik olaylar da birbirini izlemeye başlar. Gürültüyü duyan evin büyükleri, Çağlar'ın odasına kontrole gelirler. Yakalanmaması gerektiğinin farkında olan köpek, önce dolaba gizlenmeye çalışır; sonra da yatağın altına saklanır, ama kuyruğu dışarıda kalır. Odaya gelen babası Orhan, fark etmeden köpeğin kuyruğuna basar. Yatağın altında köpek, canı yanmasına rağmen, gözlerini kısar ve sesini çıkarmaz.

Tam atlattıklarını sandıkları bir sırada, bu sefer de annesi Nermin kontrole gelir. Bunun üzerine köpek, odadaki büyük oyuncak hayvanların arasında hiç kımıldamadan, oyuncakmış gibi durur. Nermin, ışıkları sönük odanın loşluğunda, diğer oyuncakların arasında köpeği fark etmez. Tam çıkıyorken, köpek kımıldayarak küçük bir ses çıkarır. Annesi duyup tekrar kapıdan başını uzatır. Köpek hemen yine donup kalır. Çağlar da hapşırmış gibi yapar. Annesi, "Çok yaşa!" diyerek gider.

Tabii bir süre sonra evde bir hayvanın varlığı ortaya çıkar ve beklendiği gibi aile buna büyük bir tepki gösterir. Sevimli köpek, Çağlar'ın tüm yalvarıp yakarmalarına rağmen, kendini yine sokakta bulur.

Ancak çok geçmeden köpek, sokakta Nermin'i bir kapkaç olayından kurtarır. Hem Nermin'i ve çantasını kurtarmış, hem de hırsızları cezalandırmıştır. Bu olaydan sonra, ailenin köpeğe bakışı değişir. Aslında Orhan, hala onu eve almaya pek istekli değildir, ancak anne Nermin ve abla Tuğçe'nin de Çağlar'dan yana çıkmasıyla, kabullenmek zorunda kalır.

"ONUN ADI PULSAR!.."

Artık Çağlar'ın çok sevdiği ve gurur duyduğu bir köpeği vardır. Ancak can dostunun hâlâ bir adı yoktur. Çağlar, bir müddet ona ne ad takacağını düşünür. Bildik köpek isimleriyle onu çağırmaya kalkışır; ama köpek hiçbirini beğenmemiş gibi ona karşılık vermez. Derken birden Çağlar'ın aklına son zamanlarda incelediği Pulsar yıldızları gelir!.. Heyecanla köpeğe "PULSAR!" diye seslenir. Köpek birden kulaklarını kabartıp heyecanla dikilerek yanına koşar. Bu adı benimsediği bellidir. Çağlar, onu "Pulsar" adıyla severek adeta bağrına basar.

Mahallede başka hiçbir çocuğun böyle güzel bir köpeği yoktur. Pulsar sayesinde, Çağlar'ın sokaktaki itibarı bir anda artmış, özgüveni yerine gelmiş ve hızla sosyalleşmeye başlamıştır. Tabii Çağlar'ın Pulsar sayesinde ilgisini çektiği kişilerden biri de, hoşlandığı kız Burcu'dur!.. O günden sonra Çağlar ve Burcu, birbirini çok seven iki iyi arkadaş olurlar.

PIRPIR FERHAT

Mahallede Çağlar'ın bir de FERHAT Abi'si vardır. Ferhat'a sepetli motosikletinden dolayı, mahalleli "Pırpır Ferhat" adını takmıştır. Ferhat, 25-30 yaşlarında sıra dışı, sevimli bir adamdır. Mahallede herkesin tanıdığı, saf ve iyi yürekli, ama aynı zamanda sakar ve komik bir tiptir. En önemlisi büyümeyi adeta reddetmiş, "çocuk ruhlu" bir maceraperest; yarını düşünmeden günlük yaşayan kendine özgü deli dolu renkli bir kişiliktir. Kimi yetişkinler, onu işi gücü olmayan yararsız biri olarak görmekte ve küçümsemektedir. Ama aslında o çocuklar için çok iyi bir arkadaş ve yardımsever kişiliğiyle kıymeti bilinmeyen bir iyilik meleğidir.

Böylece, Çağlar ve Burcu ile altında sepetli motosikletiyle Pırpır Ferhat, adeta bir ekip haline gelirler. Tabii bu ekibin en çok öne çıkan elemanı, her maceralarında ileriye atılan, sorunları çözen, kötüleri haklayan, dost canlısı, korkusuz ve çevik köpek Pulsar'dır!..

TUĞÇE VE BOĞAÇ'IN PULSAR'DAN ÇEKTİKLERİ...

Bu arada evin ablası Tuğçe'nin pek de sağlam pabuç olmayan, BOğAÇ (16) adında bir erkek arkadaşı vardır. Ancak Boğaç'ı Pulsar'ın gözü hiç tutmamıştır. Çünkü bir gün onu hayvanlara eziyet ederken görmüş ve o anda mimlemiştir. şimdi bu çocuğun Tuğçe'nin yanında dolaşmasından hiç hoşlanmamakta ve kendince evin kızını ondan uzak tutmaya çalışmaktadır.

Pulsar'ın Boğaç'a kötü davranışları, havlamaları ve hırlamaları yüzünden Tuğçe gittikçe sinir olmaya başlar. Ancak Pulsar, yine de bu hayvan düşmanı çocuğu ondan uzak tutmak için elinden geleni yapar. Örneğin, Tuğçe arkadaşıyla buluşmak için evden gizlice çıkmaya çalıştığında havlayıp ortalığı ayağa kaldırır ve gitmesini engeller. Ya da tam Tuğçe, Boğaç'la buluşmak için şık bir şekilde giyinip süslenmiş bir halde evden çıkarken, Pulsar ıslak tüyleriyle yanında silkinip onu baştan aşağı batırır. Bazen Boğaç'ın ayakkabısını çalıp kaçırır, bazen onu küçük düşürecek tuzaklar kurar.

Bir keresinde, Tuğçe Boğaç'ı artık ailesiyle tanıştırmaya karar verir. Ancak tam o sırada Pulsar, Boğaç'ın bacaklarına sıcak su dökülmesine neden olur. Boğaç yanarak pantolonunu çıkarmak zorunda kalır. Pulsar, pantolonu kaptığı gibi kaçar; Boğaç o haliyle onu sokaklarda kovalamak zorunda kalır. Tuğçe'nin anne ve babası ise arkasından yadırgayarak bakarlar:
"Kızım, bizimle tanıştırmak istediğin çocuk bu mu?.."

Pulsar'ın Boğaç'la mücadelesi, Tuğçe ve Boğaç'ın ise Pulsar'a illet olmaları, dizi boyunca birbirinden komik ve eğlenceli durumlarla sürer...

PULSAR'A İHANET!..

Ancak bir müddet sonra, evin babası Orhan da Pulsar'dan rahatsız olmaya başlar. Pulsar'ın bazen istemsizce eve ve bahçeye verdiği zararlardan rahatsız olmakta, Çağlar'ın da onun yüzünden derslerini aksattığını düşünmektedir. Bir gün Pulsar için her şey ters gider ve iyilik yapayım derken eve zarar gelir ve işlemediği suçlar bile üzerine kalır. Bunun üzerine Orhan için bardak taşar ve köpeği bu evden uzaklaştırmaya karar verir!..

Ancak Çağlar'ın çok üzüleceğini bildiğinden, bunu gizlice yapmaya kalkışır.
Bir gün Pulsar'ı kapalı kasalı bir minibüse koyar ve evden uzaklara götürür. Uzak ve karışık yollarda arabayı sürer, hatta arabalı vapurla karşıya geçer. Minibüsün içindeki Pulsar dışarısını görmez. Ama vapur düdüğünden martı seslerine kadar dışarıda duyduğu her sese kulak kabartır. Sonunda Orhan, onu şehir dışında bir ormanın ortasına bırakır. Köpeğin geri gelmemesi için bunu yapması gerektiğini düşünmektedir. Üzgün bir halde minibüse atlayıp oradan uzaklaşır. Pulsar, her şeyi anlamıştır. Kalbi kırık ve mahzun bir ifadeyle arkasından bakakalır.

Çağlar, eve geldiğinde Pulsar'ı bulamayınca telaşlanır. Onu her yerde arar ama bulamaz. Babası da yaptıklarını gizler ve köpeğin çalınmış veya kaçmış olabileceğini söyler. Pulsar'ın kaybolması, Çağlar'da büyük bir çöküntü yaratırken, bütün ailenin de neşesi kaçar.

Derken birkaç gün sonra Tuğçe, tehlikeli bir olayın ortasında kalıverir. Yakınlarında kendisine yardım edebilecek hiç kimse yoktur. Birden beklenmedik bir şekilde Pulsar ortaya çıkar ve Tuğçe'nin hayatını kurtarıverir!.. Pulsar, ne yapmış etmiş, üstün yön bulma duygusuyla evin yolunu bulmuştur!..

Bu olay, Orhan için büyük bir ders olur ve Pulsar'a yaptığı kötülükten dolayı büyük bir pişmanlık yaşar. Kendisini bağışlatmak için köpeğe yaklaşmak ister; ama Pulsar gönül kırıklığıyla ondan uzaklaşır. Sonunda Orhan, yalvarıp yakararak göz yaşları içinde Pulsar'a sarılır ve ondan özür diler... Pulsar, onu bağışlamış, ailede her şey tekrar tatlıya bağlanmıştır.

MAHALLENİN CAN DOSTU...

Pulsar, mahalleye geldiği günden beri, yalnız Çağlar'ın değil, tüm sokak sakinlerinin de yardımcısı ve koruyucusu haline gelmiştir. Mahalledeki hırsızlık vakalarından, huzur bozucu davranışlara ve yardım gereken her türlü duruma kadar, her olayda Pulsar aktif bir şekilde öne çıkar. Hatta bakkal dükkanının sabah erkenden önüne konan ekmekleri bile korur...

TÜRKİYE'NİN İLK KÖPEK KAHRAMANI!..

Böylece kahraman köpek Pulsar'ın her bölümde izleyiciyi başka bir heyecana sürükleyen birbirinden heyecanlı maceraları sürüp gider.

"PULSAR", dünyada pek çok başarılı örneği yapılmasına karşın, Türkiye'de henüz kimsenin yapmaya cesaret edemediği, "köpek kahraman"ın baş rol oynadığı bir dizi film projesidir. Bu anlamda, Türkiye'de bir ilktir!..

Başta çocuklar olmak üzere, her kesimden ve her yaştan insanın beğeni ile izleyeceği "yıldız" bir köpek ve onun olağan üstü serüvenleri, şimdi Türk seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor...



Kaynak: http://www.pulsar.gen.tr


0 yorum: